HOŞGELDİNİZ.....

Alemin Yeni Radyosu

sevdamiztokat

Niksar Tarihçe

NİKSAR TARİHÇE
 

Karadeniz Bölgesi’nde, Orta Karadeniz Bölümü’nün iç kesiminde, Tokat iline bağlı bir ilçe olan Niksar, kuzeybatısında Erbaa, güneybatısında Tokat, güneyinde Almus, güneydoğusunda Başçiftlik, kuzeyinde Akkuş ilçeleri ile çevrilidir. İlçe topraklarının kuzey ve kuzeydoğusunu Canik Dağları, güneyini de Köse Dağları engebelendirir. Canik Dağları ilçenin kuzeyini olduğu gibi kaplar. Canik Dağlarının Niksar ilçe toprakları içinde en önemli dorukları ise, batıdan doğuya doğru Gölağa (1.502 m.), Keltepe (1.794 m.) ve Somun Tepesi (1.780 m.)’dir. İlçe topraklarındaki bir diğer önemli dağ Dönek Dağı (1.820 m.)’dir. Dönek Dağı’yla başlayan dağ sırası, Kelkit Vadisine paralel olarak batıya doğru uzanır. Ayrıca Canik Dağlarının yüksek kesimlerinde Karadeniz’e paralel uzanan platolar bulunmaktadır.


Tarihi

Tarihi









Tarih, tabiat ve kültürün kaynaştığı Niksar; Hitit, Pers, Pontus, Roma, Bizans, Danişmend, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde kesintisiz cazibe merkezi olmuş coğrafi ve jeopolitik konumu, iklimi ve verimli toprakları ile Anadolu’nun ender yerleşim merkezlerindendir.

Pers İmparatorluğunun sona ermesiyle kurulan Pontus Krallığı döneminde Caberia adıyla anılan Niksar, tabiatın zenginliği, ürünlerinin bolluğuyla dikkat çekmiştir. Sayfiye alanlarına, pek çok tapınak, saray ve yerleşim birimi inşa edilmiştir. M.Ö.72 yıllarında Romalılarla Pontuslular arasında cereyan eden Mithridat savaşlarının üçüncüsü Niksar’da yapılmış, şehir Romalıların eline geçmiştir.

Niksar, Romalılar döneminde Diospolis, Sebaste ve Neocaeserea gibi isimlerle anılmıştır. Bugün kullanılan Niksar adının, Neocaeserea’dan kısaltıldığı görüşü ağır basmaktadır. 1672 yılında Niksar’a gelen Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi’nde; “Bu Niksar’ın doğrusu Nik Hisar; yani iyi hisar olup hafifletmek suretiyle yanlış olarak Niksar denir.” demektedir.

Roma İmparatorluğunun M.S. 395 yılında ikiye bölünmesiyle Niksar, Bizans’ın egemenliğine girdi. XI.yy. da Türklerin Anadolu’ya yaptıkları akınlarda 1067 yılında Alparslan’ın komutanlarından Afşin Bey tarafından fethedilmiş, ancak 1068 yılında tekrar Bizans’ın eline geçmiştir. Malazgirt Savaşı sonrasında ise Artuk Bey tarafından fethedilen Niksar, tekrar elden çıkmıştır(1073).

Niksar’ın asıl fatihi Danişmendli Devleti’nin kurucusu olan Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi olmuştur.Danişmend Gazi fetihten sonra Niksar’ı sahil Rumları’na karşı mücadelede kendisine hem bir üs hem de bu devletin başkenti yapmıştır. Danişmendliler döneminde Niksar ilim ve kültür merkezi haline gelmiştir.
1175’te II. Kılıçarslan zamanında Selçuklu topraklarına katılan Niksar, Moğol istilası ile 1341’de önce Eretna Devleti’nin, daha sonra da Tacettinoğulları Beyliği’nin hakimiyetine girmiş ve bu beyliğin merkezi olmuştur. 1387 yılında Niksar’ı ele geçiren Kadı Burhaneddin’in bir savaşta öldürülmesi üzerine bölge halkı Yıldırım Beyazıt’tan yardım istemiş ve Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Süleyman Çelebi Niksar’ı 1398’de Osmanlı topraklarına katmıştır.

Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon seferi, Yavuz ve Kanuni’nin doğu seferleri sırasında uğradıkları tarihi şehir, Osmanlılar’ın son yıllarında Tokat sancağına bağlı bir kaza merkezi olarak varlığını sürdürdü.

Tarihi geçmişinin simgesi olarak Roma,Bizans,Selçuklu,Danişmendli ve Osmanlı Devletlerinden kalma pek çok eser hala şehrin tabi bir parçası olarak ayaktadır.İstiklal Savaşı sırasında Rum ve Ermeni çetelerinin baskılarıyla karşılaşan Niksar, diğer taraftan memleketimizi işgal eden düşmanlara karşı, 16 haziran 1919’da İzmir’in işgalini protesto amacıyla; Anadolu’daki ilk mitinglerden birini gerçekleştirerek Cumhuriyetten bugüne kadar varlığını sürdürmüştür.

 

 
Bugün 4 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!

:

Copyright © 2012| Desing By:Mustafa Demirkol

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol